İçi Dışı

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Les Amours Imaginaires: Üç Kişilik Aşk

Aramızda -sanırım ki- aşık olmayan ya da olduğunu zannetmeyen yoktur. Ne derece tatlı bir o kadar da çekilmez bir işkence olduğu malumunuz. İki kişi bile birbirini zor idare ederken, üç kişilik aşk sizce nasıl olurdu?

Daha önce "I Killed My Mother" (Annemi Öldürdüm) karşımıza çıkan Gay yönetmen Xavier Dolan bir kez daha, hem kamare arkasında, hem de kameranın bizati karşısında. Annemi Öldürdüm sayesinde haklı bir başarıya kavuşan Dolan, Cannes'da dahil pek çok mecrada kendini duyurmayı başarmıştı. Eşcinsel bir çocuk, sorunlu bir anne ve aralarındaki ilişkiyi konu alan film, hem doğallığı hem de zeka pırıltıları taşıyan diyalogları ile sinema için adeta bir mücevher değeri taşıyordu. Üstelik henüz 20'sinde bir genç tarafından çekilmiş, baş rolü üstlenilmişti. O genç yönetmen, Dolan, halen genç ve 22 yaşında. Bir kez daha kamerayı eline almış, bir kez daha rolüne soyunmuş.

 Les Amours Imaginaires (bizde şu aralar Hayali Aşklar adı ile vizyonda) aslında bir aşk filmi değil! Aksine aşk ne değildir, nasıl aşık olunmamalı, saplantılarımız ve başkalarına atfettiğimiz misyonlar yüzünden duygusal olarak ne gibi yükümlülükler altına giriyor... işte filmin derdi tam olarak bu!



Yeni tanıştıkları Nicolas'a aşık olan Marie ve Dolan tarafından canlandırılan romantik, kırılgan bir gay olan Francis'in içinden çıkamadıkları, yer yer histerik hallere kadar ulaşan durumlarını resmeden trajikomik bir film var karşımızda. Filmin en güzel, en ağızda tat bırakan yanı kesinlikle şairane laflar etmeye çalışmaması. Aksine olabildiğine doğal bir şekilde, aşık olduğumuzda ya da olduğumuzu sandığımızda yaptığımız hataları, atfetmeleri, gereksiz beklentileri göstermek niyetinde Dolan. Aşık olunan Nicolas gerçekten buna değecek bir ruha sahip mi, yoksa her şey Francis ve Marie'nin istedikleri adamı, Nicolas'da var etme çabaları mı? Ya o hayalini yücelttiğiniz adam/kadın aslında arzuladığınız kişi değilse?

Les Amours Imaginaires başından sonuna kadar, belli aralıklarla karşımıza çıkan karakterlerin aşk hakkındaki monologları ile de ayrı bir hız kazanıyor. Kim olduklarını bilmediğimiz bu tiplerin anlattıkları, yüzünüzde muhakkak ki bir tebessüme sebep olacak.

Slow motion çekimler, Bang Bang'in muazzam bir yorumu, Röyksopp, Fever Ray ve The Knife'ın müzikleri, Xavier Dolan ve Monia Chokri'nin sizi hem güldüren hem de 'evet, benim gibi yaptı, yine yaptı' dedirten karakterlere can veren performansları (ki Dolan böyle giderse kendine sinema dünyasında iyi bir yer edinecek gibi) ile çok sağlam bir "aşk'a güzelleme."

Belki bir I Killed My Mom değil, belki onun kadar duru ve samimi değil ama teknik açıdan temiz, sıcak bir film Les Amours Imaginaires.

Son olarak: "Aşk yalan, dostluk baki. Hangimiz aşık olduğumuzu zannetmedik ki?"

2 yorum:

  1. filmi sevdim ben ve kulaklarını çınlattım :p http://ff.im/Dm3nq

    YanıtlaSil
  2. Annemi Öldürdüm, kadar güçlü olmasa da başarılı bir film. Ben çok sevdim. :)

    YanıtlaSil